Pages

Tuesday, July 10, 2012

FATOŞ SARIGÜL 'ün Paris Haute Couture GÜNCESİ !

Moda ve sosyete haberlerini takip edenleriniz Fatoş Sarıgül 'ün Paris Haute Couture Haftası boyunca önemli 3 davete katıldığını biliyordur. Davetler boyunca neler giydiğini nerelere gittiğini gördüğümde insanı imrendiren fotoğraflarının yanısıra neler yaşadığını ve düşüncelerini de merak etmiştim. Kamera önünde güzel fotolar var ama bunun kamera arkası nedir ? Nasıl hazırlandığından duyduğu heyecana ve davetlerden detaylara kadar herşeyi merak ediyordum. Kendisiyle sıcacık bir sosyal medya dostluğumuz olduğu için hemen kendisine 2 gün boyunca neler yaşadığını benimle dolayısıyla okuyucumla paylaşmasını rica ettim. Sağolsun hiç kırmadı. Ve işte karşınızda Fatoş Sarıgül 'ün kaleminden ve merceğinden Chanel 'in mücevher tanıtım daveti, ertesi günkü Chanel ve Elie Saab defileleri. Eminim okurken sizlerde benim kadar keyif alacaksınız.

" Bundan iki ay önce temmuz ayı başındaki Chanel yeni mücevher koleksiyonu tanıtımı ve Gala yemeği davetini aldığımda hem çok heyecanlandım, hemde koleksiyonu ilk görenlerden biri olacağım için çok sevindim. Mücevherle aramdaki bağ hobi olmaktan ileri profesyonel anlamda varolduğu için çok da meraklandım. Chanel’in son birkaç yıldır mücevher sektöründe yaptığı atılım dikkat çekici. Gala yemeğinin ertesi günü gerçekleşecek Chanel defilesine ve bir sonraki günkü Elie Saab Couture defilesine de davetliydim. Böylece her zaman severek gittiğim Paris bu sefer bende daha bir heyecan yarattı. Chanel İstinyepark mağazasından Gala gecesinde giymek için özel bir tuvalet istediğimde bana çok şık incilerle işlenmiş, gümüş rengi bir kıyafet önerdiler. Tereddüt etmeden aldım :) Kıyafetime uygun incili bir çanta da istedim ama maalesef uygun bişey bulamadık. Bende kıyafetin rengine uygun bir VBH ile kombinledim. Defilelerde giymek için özel bir alışveriş yapmaya gerek görmedim ve evdeki kıyafetlerimden hazırladığım bavulumla seyahate hazırdım ;) Bu arada beni kırmayıp seyahatte bana eşlik eden eşimde yemek için yelekli siyah bir takım elbise seçti. Ayakkabılarından kol düğmelerine kadar özenle hazırlandı :) Yemeğe tamam ama defile de beni unut diye de ekledi daha yola çıkmadan!




Chanel, seyahatimiz için her şeyi mükemmel organize etmişti. Bize eşlik eden Chanel Türkiye Genel Müdürü Cangül hanım, Charles De Gaulle’e indiğimiz andan itibaren, otele varışımıza, gece için hazırlanırken makyözden kuaföre kadar her şeyi ayarlamıştı. Ben saç ve makyaj konusunda biraz tutucu olduğumdan saçıma sabah uçağa gitmeden fön çektirmiştim ve makyajımı da kendim yapmayı tercih ettim. Otelde biraz dinlendikten sonra gece için hazırdık. Davetin yer aldığı Musee du quai Branly girişinden itibaren etkileyen atmosferiyle bizi hemen havaya soktu. Girişte herkese küçük el fenerleri dağıtılması herkeste bir şaşkınlık ve heyecan yarattı. Davetliler küçük gruplar halinde karanlık bir salona alındıktan sonra Chanel’in 1932 yılında yarattığı mücevher koleksiyonu fotoğrafları ile bir slayt gösterisi izletildi. Slayt gösterisinden sonra başka bir karanlık salona davet edildik ve burada başımızı yukarı kaldırdığımızda yıldızlı bir gökyüzü animasyonuyla karşılaştık. Kayan yıldızların efekti çok hoştu. Daha sonra da daire şeklindeki salonun duvarlarının hafif aydınlatılmasıyla duvarların ortasındaki vitrinlerde yer alan mücevherler ortaya çıktı. O an herkesin nefesi kesildi diyebilirim. Yıldızlar ve kuyruklu yıldızlardan ilham alınan koleksiyonda kullanılan D renk VVS1 kalite pırlantalar inanılmaz bir ışıltı yaratıyordu. Tasarımlarla taşlar son derece uyumluydu ve her kadın o mücevherlere aşık olurdu. Bende oldum. Elimizdeki minik el fenerlerinin işlevi ise,karanlık salonlarda önümüzü görmenin yanında,ilgilendiğimiz mücevheri daha fazla aydınlatarak incelemeye olanak sağlamaktı. Mücevherlerden ayrılmak istemesemde görevlilerin davetiyle Paris’i ve Eyfel’i çok güzel bir konumdan görmemizi sağlayan teras katına çıktık. Hafif esintili, ılık havada, klasik müzik eşliğinde ve Eiffel manzarasında şampanyalarımızı yudumlamak çok keyifliydi. Yemek için salona geçer geçmez, davette Chanel kıyafet giymeyi seçmiş pek çok kadın gibi bende pişti olduğumu gördüm :) Üstelik de üzerimdeki kıyafeti, benim fikrimce anoreksik seviyesinde zayıf 80 yaşında bir kadın giymişti :))) Neyseki kıyafetin yakışanı belliydi ;) (kötüyüm kötüüüü)



Yemekde füme somon ve havyarla başlayıp, özel şarap sosunda pişmiş levrekle devam eden ikramlar çok ama çok lezzetliydi! Aman kıyafet yakışsın diye o saate kadar aç duran ben, bakan baktı gören gördü, e fotoğraf çekimi de tamam diyerekten hepsini silip süpürdüm :))) Yemek boyunca mankenlerin üzerinde dolaşan mücevherleri teker teker inceleme şansımız oldu. Gerçekten Chanel’e mükemmel mücevher koleksiyonu için kocaman alkış. Bizimle aynı masada oturan Chanel pazarlama direktörü Patrick’den öğrendiğime göre, eylül ayında şu anda 80 parça olan koleksiyon 152 parçaya çıkacakmış. İlgilenenlere duyurulur !

Gecenin sonunda, yolculuğu o gün yapmanın verdiği yorgunlukla kendimizi otele attığımızda saat epey geç olmuştu ama ertesi gün saat 10’daki defile için erkenden dikildim. Tekrar giyin, saç baş, makyaj, kahvaltıya vakit kalmadı maalesef. Chanel defilesi için Grand Palais kamelya ağaçları ile donatılmıştı ve defilenin yapılacağı salona davetliler için Fransız cafe’si ambiansı yaratılmıştı. Defile girişinde,saçındaki incili Chanel aksesuar ve inanılmaz güzel yüzü ve gülen gözleri ile bir kız dikkatimi çekti. Pek çok kişi fotoğrafını çekiyordu. Bende çektim. Meğer kız Miroslava Duma’ymış :) Tanıştığmıza memnun oldum. Hakkaten hem güzel hemde tarz sahibi !





Defilede genelde herkes yine Chanel giyiyordu, ben hariç :) Böylece pişti olmadım :) Karl Lagerfeld yine harikalar yaratmıştı. Koleksiyon çok giyilebilir parçalardan oluşuyordu. Renkli payetli bir pantolonu gözüme kestirdim ;) Defileyi izleyenlere Chanel Mademoiselle parfüm hediye edilmesi de hoş bir jestti. Defile çıkışı Türkiye’den Chanel davetlisi olan hanımlarla birlikte eşimin davetlisi olarak Hotel Costes’da öğle yemeği yiyip biraz defile dedikodusu yaptık. Eşim Emir’de o sırada kendini kesti :) Eeee centilmen olmak kolay değil ;) Chanel davetlisi kafile aynı gün uçakla Türkiye’ye döndü. Ben ve eşim ise dostumuz Elie Saab ’ın defilesi için birgün daha kalıyorduk.

O gün öğleden sonra Elie’yi ziyaret için onun ofisindeydik. Hazırlıklar tam gaz devam ediyordu. Ekibin heyecan ve stresi tavan yapmıştı. Elie’nin de gözleri yorgunluktan şişmişti ve kıpkırmızıydı. Osmanlı’dan ilham alarak tasarladığı kıyafetleri görmek için can atıyordum ama Elie’yle bir kahve ve sohbet sonrası, meraklı bakışlarımla etrafı fazla taciz etmeden sessizce çıktık :)




Defile saat 12.30’da olduğundan rahatça kahvaltı ettik. Emir de ilk defilesine katılacaktı. Yol boyunca kaç dakika sürer, bak uzun sürmez di mi deyip durdu, uzun sürerse sıkılmaktan korkarak..Defile her zamanki gibi rötarlı başladı ve birbirinden mükemmel couture kıyafetler su gibi geçti önümden. Tek bir tane yoktu beğenmediğim, hepsi mi mükemmel olur! Gerçekten öyleydi..Hepsini giymek, masalda yaşamak gibi bir şey olurdu heralde..Dantelin ve nakış gibi incecik,zarif işlemelerin olduğu kıyafetler renkleri ile de muhteşemdi..Bence Elie Saab, couture’da bir numara,üstüne tanımıyorum..O gün akşam, Elie’nin evindeki özel davete katılmayı çok arzu ettiğim halde kalamadık. Eşimin işleri nedeniyle akşam İstanbul’a döndük. Uçakta aklımda ve hayalimde Chanel’in mücevherleri ve Elie’nin kıyafetleri uçuşaraktan, İstanbul’a konduk ! "


Su gibi aktı değil mi :) Fatoş Sarıgül 'e ilgisi ve bu güzel jesti için bir kez daha teşekkür ederim. Bundan sonra böyle birinci ağızdan özel anları sık sık konu edeceğim :)

*Bu yazının ve görsellerin tüm hakları ©ModaVeSosyete 'ye aittir. İzinsiz kullanımda yasal işlemlere başvurulacaktır.


Share

No comments:

Post a Comment

Note: Only a member of this blog may post a comment.