Dinlemek için tıklayın:
Israrla karşılaştığımız, bıkmamıza rağmen sürekli deneyimlediğimiz, “e bu kadar yeter ama yaa” dediğimiz olaylar vardır, bilirsiniz. Sıkılırız, sabrımız tükenecek gibi olur. Önce aldırış etmiyor süsü veririz bıraksın peşimizi diye, baktık olmuyor, salarız hüzünleri. Sinir oluruz belki. Yollar ararız , yok olmaz. Önümüze süsleyip püsleyip aynı yemeği koymaya devam eder hayat.
Hiç düşündünüz mü neden benim başıma bu geliyor diye? Muhakkak sorgulamışsınızdır. Belki sizi tatmin etmeyen cevaplar bulmuşsunuzdur. Belki de tamam cevap bu,bunu düzeltirsem bir daha yaşamam demişsinizdir, yapmışsınızdır da o doğrultuda gerekeni ama sonuç yine aynı olmuştur.
Şimdiye kadar hiç bakmadığınız farklı bir pencere vardır eminim. “yok yaa, ben her şekilde düşündüm,her ihtimali değerlendirdim,değişen bir şey yok” diyor olabilirsiniz. Pekala, öyleyse daha bu sınavı atlamak için gereken yere gelmemişsiniz demektir. Üzgünüm, her neyse yaşamak istemediğiniz ama sürekli maruz kaldığınız, o şey devam edecek. Çünkü öğrenmeniz gereken bir şey var ve evren size yardım etmeye çalışıyor.Bunu sizin gözünüze sokuyor ama siz inatla görmemeye devam ediyorsunuz. Henüz bir sonraki aşamaya geçmeye hazır olmadığınızı gösteriyor bu. Basamak atlayıp bir sonraki kata çıkmak istiyorsunuz, ama bu mümkün değil.
Hayatın size öğretmek istediği bir şey var. Dolaşın bakalım,şu ana kadar hiç bakmadığınız bir pencere olmalı,bulun onu, farklı bir gözlük takın, gerekirse başka bir camdan seyredin yaşadıklarınızı. Bir şey sürekli oluyorsa , nedeni ne olabilir? Ya da aksine her şeyi yaptığınızı düşünmenize rağmen bir türlü olmuyorsa istediğiniz şey,neden?
“Yaşam bir yolculuktur.” klişesi vardır. Doğrudur. Eğer bilmeyi istediğimiz ya da gerçekleşmesini istediğimiz her şey bir anda gerçekleşseydi, bu yolculuktan geriye ne kalırdı ki?
Önünüze çıkan her şeyden tat alın.
Rumi’den bir alıntı :
“Kederin bir fincan hüzün içtiğini görüp seslendim:Tadı güzel , değil mi? ‘Beni yakaladın’, diye cevap verdi keder. ‘İşimi mahvettin. Bir lütuf olduğunu bilirsen, sana hüznü nasıl satacağım?”
"Günaydın" ;)
No comments:
Post a Comment
Note: Only a member of this blog may post a comment.