Pages

Tuesday, July 30, 2013

Sen bilirsin! (Evrenden size bir mesaj var. Okudunuz mu?)

Size eşlik etsin istiyorsanız :



Nefes alıyorsun sadece. Yaşamak değil bu yaptığın. Günü kurtardığını sanıyorsun ama aslında içten içe ölüyorsun. Dört bir yanın duvarla çevrili görüyorsun. Tek bir ışık istediğin. Seni kurtarmaya gelecek tek bir el. Biliyorsun, hiç bir zaman çıkamayacaksın. Beklediğin hayatı yaşayamayacaksın. Boşa söylenmemişti hiç bir söz. Vaktiyle yaşamış insanların dedikleri uydurma değildi. Ne yapacaksan kendin yapacaktın. Beklediğin süre içinde gelecek hiç bir şey olmayacaktı seni kurtarmaya. Ama sen bunu zaten biliyordun. Zaten , kılını kıpırdatmadan beklediğin hiçbir şeyin, senin beklediğin yere gelmeyeceğini çok önceden öğrenmiştin. Sen, sen biliyordun. Bilmene rağmen sadece duruyordun. Dedim ya nefes alıyordun. Hayır, yaşamıyordun. Bunun bir çıkış olmadığını görüyordun ama gidiyordun uçuruma. O en yüksek kayalıklar bile, fark yaratmaz olmuştu. Adrenalin değildi aradığın. Sevgi değildi,hayır. Yıllar boyunca ağzında dolaştırdığın AŞK değil. Sen en başından beri gücü, içindeki gücü arıyordun. En dipsiz azme , en tehlikeli hırsa sahip olabilirdin. Ama korkuyordun. Bir gün yapayalnız amacına ulaşmaktan korkuyordun. İçindeki gücü açığa çıkardığında , zirvede yanında kimsenin olmadığını gördüğün anı düşünmekti seni durduran. Senin için sanki bir kuralı vardı hayatın. Ya diğerlerinin içinde kaybolup yaşayacaktın, o kalabalığa sahip olacaktın ya da istediğini yalnız başına elde edecektin.

İşte burada başlıyordu çelişki.. Sen zaten o kalabalığın içinde yalnız değil miydin? Aslında her iki durumda da tektin. Kim çıkarmıştı bu kuralı? Kim kuralın varlığından haberdar etmişti seni? Ya böyle bir şart hiç var olmamışsa, onca yıl boşu boşuna arafta kalmışsan, artık bitme zamanı gelmemiş miydi? Bu arada kalış seni mutlu edebilmiş miydi? Yapmak için doğduğun her neyse , o şeyi yapmadan beklemek, tatmin etmiş miydi ruhunu? Kaybedecek neyin var şimdi söyle? Bir kere daha denemek ve hayal kırıklığına uğramaktan mı korkuyorsun? Aslında başarısız olacağını görmek mi senin başlayamamana sebep? Sandığın kadar iyi olmadığını görüp , kendinle yüzleşmekten mi kaçıyorsun? Ama sana bir şey söyleyeyim mi : Sen hiç bir zaman gerçekten var olmadın. Baş koymadın bir yola. Yani 'bir kez daha denemek' yanılgısına düşme. Daha önce hiç denemedin. Eğer burada durursan , hiç bir zaman bilemeyeceksin inan. Evet belki kaybedeceksin, belki düşündüğün kadar ilerleyemeyeceksin. Ancak ortada duran bir gerçek var: sen o adımı atmadığın müddetçe zaten kaybeden olacaksın.

Ya şimdi canla başla çık yola,
ya da
sahnenin arkasında dur ve yapıp yapamayacağını hiç bir zaman öğreneme!

Hayat bir seçimdir. Yaşamak da öyle sadece nefes almak da. Evet , geldik en sevdiğim kısma:
Sorumluluk senin,sakın kaderi suçlama. Hiç denemedin ki, nereden bileceksin? Nasıl diyeceksin ki 'ben istedim, istemeyen kaderdi." ? Sen hiç istediğini göstermedin ! Hayır hayır, oturduğun yerde , dua ederek, insanlarla konuşarak, yazarak , düşünerek...gösteremezsin bunu. Ne yaptın bu yolda? Başladıktan sonra? HA DOĞRU YA, SEN HİÇ BAŞLAMADIN. Şimdi sus. Çünkü konuşmaya hakkın yok. Sana nazik olmamı şuan bekleme. Dedim ya ; bildiğin halde, farkında olduğun halde, belki de hissettiğin halde gelmedin...

Senin için son çağrı bu.  "Sen bilirsin!"

İmza: Evren...


Naz

No comments:

Post a Comment

Note: Only a member of this blog may post a comment.