Dinlemek isteyenlere gelsin bu : Piyano Ballad - (Twilight) ...
"...Sevgi nefrete dönüşür mü? Ya da sevgi doğar mı nefretten? İnce çizgi dedikleri o ayrım ne zaman belirginleşir ki? Ne kadar devam edebilir hissedilen? Neye göre değişir? Bir anda değişir mi insanlar? Yoksa özlerine geri mi dönerler bir süre sonra? Yani aslında zaten onlar oldukları gibiler ama biz mi farklı görüyoruz? Öyle mi görmek istiyoruz? Neden kötülük diye bir şey var bu hayatta? Her şeyin zıt hali de bulunmalı ki, seçme şansımız olsun..Öyle mi? Tüm bu yaşananlar bir sınav için mi yani? Doğru olanı mı seçeceğiz,yanlış yolda mı yürüyeceğiz;bunu görmek için,öyle mi? Başımıza gelen her şeyi biz çektiysek kendimize..Biz sorumluysak tüm acılardan,tüm güzelliklerin sebebi bizsek eğer,neden kırgınız başkalarına? Neden kızgınız? Neden suçlarız? Kaçmak için mi? Sorumluluk başkasında kalsın,kendimize acıyalım,ama onları affetmeyelim,bu duygu ile suçluluk hissinden kurtulalım diye mi? O kadar akıllıysak, neden kalbimizle hareket ederiz? Kalbimiz doğruyu söyler inanışı bir palavradan ibaret midir? Mantıkla hareket ederim deme sebebi sadece 'güçsüz' değilim demek midir? Kalbimi dinlerim diyenler,her zaman mı yanılırlar?Yoksa buradaki 'yanılgı' : (sadece) kaybettiğini sanmak mıdır? Kazanan sensindir aslında,sadece görünen o değildir. Yani çok basit bir açıklaması vardır bunun : her şeyde bir hayır vardır... Bunu söylemek kendini rahatlatmak mıdır? Yoksa bir şeyler gerçekten bizim için doğru şekilde gelişir de biz mi anlamayız. Öyleyse ne mutlu! Ne kadar acı da olsa yaşanan,başka daha kötü bir andan koruyacaksa bizi,başka bir şeyden kurtardıysa ya da..Tutunuruz biz o acıya. Biz bir şeyi öğrenene kadar karşımıza tekrar tekrar çıkacak mıdır? Bu da kurallardan biri midir yoksa?
Aşk nedir? Aşkla yaşamak nedir? Sırf tenine aşık olabilir misin bir insanın? Sadece yatakta iyi olan bir kadına bağlanabilir misin? Ten uyumu bu , her zaman bulunmaz , bırakmam mı dersin? Sever misin yoksa o adamı, deliler gibi ister misin? Sevişmek..İlk şartı buysa bir kadının peki.. Sevişirken mutluysam,o zaman her şeyi kabul edebilirim diyen o kadın mıdır suçlu olan?Aksine bu durumu yaşamasına sebep diğer her şey midir sorumlu tutulan? Belki de yine kendi yaratmıştır kaderini..Karekterini..Bir erkekle ya da kadınla hayatını sürdürmek zor olacak olsa bile, sırf tekrar boynunda - koynunda olmak için neleri göze alırsın? Tutkuyla,sırılsıklam olmuş yüreğinle, yeniden , her şeye rağmen , gider misin ona? Koklayarak öper misin? Bu ne demek bilir misin? Yanında uyurken , her uyandığında ona sarılmak ister misin? Dokunduğunda o güveni hissetmek nasıldır söyleyebilir misin? Tüm bu tutku,arzu,aşk bir anda bitebilir mi? Soğur musun tek celsede? Bir daha yüzünü bile görmek istemediğin kişi,daha önceleri onu 5 dk görebilmek için kilometreleri aştığın aynı kişi olabilir mi? Olur..Sevmeden beraber olabilir misin? Bu durumda , onunla beraberken gerçekten onunla beraber olmuş olur musun? Sadece bir kişiye kızdığın için diğer herkesten intikam alır mısın? Onların günahı yokken? Yoksa intikam aldığını sanırken kendini mi cezalandırırsın sadece? Hiç biri sana istediğini veremez ki? Çünkü sen .. Sen, ne olursa olsun eksiksindir..Yüreğindeki boşluk hiç kimseyle hiç bir şey ile dolmaz. Büyür bir koca delik..Ne kendini seversin o zaman, ne başkasını.. Ne hayatı, ne de yarını... "
***
Benim geçen hafta size bahsettiğim tatil planım iptal oldu canlarım . Her şeyde bir hayır vardır değil mi? :) Ankara'ya gidip,okul-yurt işlemlerini hallettim. Şimdi İstanbulda'yım. Bir iki gün de Eda ile hasret giderip, İzmir'e döneceğim..Sonra bavulları hazırlayıp Ankara'ya tekrar yerleşeceğim .. Buaralar biraz yoğunum okul işlerini bir düzene koyduktan sonra rahatlayacağım .. Özledim sizi.. Hem de çoook!
Sevgiler
Naz
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment
Note: Only a member of this blog may post a comment.