Ayin basinda gerceklesen Paris Moda Haftasi hakkinda
turlu yazilardan sonra -herkesi dinledim,simdi- konusma sirasi ben de ;)
En heyecanla bekledigim defile tabiki Raf Simons'un Dior Couture'uydu.
Sizi once fotograflarla bas basa birakacagim.Yorumumu
sizin de kafanizda koleksiyonla ilgili bir seyler canlandiktan sonra yapacagim..
Hadi gelin beraber inceleyelim ;)
John Galliano'ya olan hayranligimi biliyorsunuz artik..
Dior onsuz kaldiktan sonra bir cok isim dusunuldu ama
kalici anlamda yeni tasarimci olarak Raf Simons secilmisti..
Galliano'nun zamaninda "Dior" adini duydugumda , bana sanki
mukemmel bir parfum sisesi yere dusup kirildigi anda etrafa yayilan kokuyla birlikte yeni bir diyara yolculuk hissi verirdi.
Bu koleksiyona bakiyorum..bakiyorum...iste hepsi bu!
Icine giremiyorum.Cunku 'hepsi' bu.Ne bir buyu var ruhunda..Ne de bir ulasilamama!
Tum koleksiyon elimin altinda sanki.Uzansam dokunabiliuyorum.
Kotu mu?
Kesinlikle hayir.Bu soruya evet dersem Simons'un hakkini yemis olurum.
Cok calistigi belli. Christian Dior ile baslayan yolculuk, farkli bir cok isimli
kendini yenileye yenileye buraya kadar geldi..Bundan sonra da 'bir klasik' olarak sonsuzlukta kalacak.
Peki bu uzuntu neden? Bu icimdeki burukluk ve dahiye olan ozlem?
O hep kalacak. Yeri dolmayacak bu ispatlandi.Tum gozler bu defiledeydi. Heyecan hat safhada..On sirada her zamanki gibi Anna Wintour ..
Bakislarini ayirmadan izledi eminim. Peki o da benim gibi hissetti mi? Ben cevabi biliyorum... :)
Naz*
No comments:
Post a Comment
Note: Only a member of this blog may post a comment.