Bu başlık haftanın rüküşleriyle başladı bir ara cadı kazanına döndü ve şimdi de hayal kırıklıkları olarak devam ediyor. Rüküş sıfatı çok sert kaçıyordu, cadı kazanını bir türlü sevemedim ama hayal kırıklığı tam yakışan şıklıkta derim. Nihayetinde niyet kimseyi kırmadan eleştirmek mercek altına almak. Bu tür postlara hayal kırıklığı dersek çok daha şık olacaktır derim.
İlk olarak Suzan Sabancı Dinçer diyorum. Üstünde Dilek Hanif tasarımı olduğunu düşündüğüm kadife bir elbise var. Dekolte kesimi son derece rahatsız görünüyor. Derin yırtmaçla birlikte ağır bir kesime sahip.
Şükran Güzeliş çok şaşırttı. Elbisesi baştan aşağı assolist kıyafeti dediklerimizden. Ne dekolte kesimi, ne kullanılan kumaş hiçbirşeyi güzel görmüyorum. Abartılı topuzu ve makyajıyla da kıyafete uyumlu ama gözlerime işkence..
Gül Saygı 'nın üstünde en az 2 beden büyük görünen bir kıyafet var. Belden üst çok bol, kollar oturmamış. Üstelik incecik olmasına rağmen kıyafet özellikle belini kalın göstermek için ciddi bir uğraş vermiş.
Bu gördüğüm Beyza Arslan olamaz. O kadar güzel seçimlerden sonra bu gördüğüme inanmak istemiyorum. Saç rengi hiç yakışmıyor. Madem bu rengi seviyor o zaman sık sık toplasın sarılıkları fazla görmeyim :) Bordo renkli kıyafete bir de bordo ruj sürünce ortaya overdose bir durum çıkmış. Caanım Isabel Marant ceket bile harcanmış gitmiş bitmiş mahvolmuş :(
Pınar Altuğ baştan aşağı alaturka bir görünüm içinde. Ne elbisesini ne absürd saçlarını ne de makyajını beğendim. Hele o taşlı tuşlu broşumsu tokayla dore deriden portföy eşleştirmesi bildiğiniz dünyanın sonu geliyor habercisi !!
Didem Antebi 'nin incecik bluzun altından sütyeninin görünmesi ortaya nahoş bir tablo çıkartmış. Küçük detaylar ama işte bazen ortaya bu denli büyük sorunlar çıkarabiliyor. Bir de siyah çorap üstüne bilekten bağlı ayakkabılar giyildiğince bilekleri kalın gösterme gibi etkiler doğurabiliyor.
Esra Oflaz Güvenkaya 'nın kıyafetini sevemedim. Tarzına yakıştıramadım. Şahsen ziberlin kumaşların koyu renklerini severim. Bu tarz açık tonlarda kumaşın parlaklığı gözüme hoş görünmüyor.
Şimdi burda olayı ister istemez çocuk organizasyonlarına getiriyorum. Arka fonda CanBebe yazısı ortam çoluk çocuklu olunca ön planda sosyetiklerimizin abartılı giyimleri müthiş sevimsiz görünüyor. Her ne kadar bu organizasyonun öncesinde ya da sonrasında başka bir davet olsa da sonuçta bu hanımlar ulaşımlarını otobüsle ya da taksiyle yapmıyorlar. Çoğu şöförlü yolculuk eder ya da kendi arabaları vardır. 2 dakikalık tek bir parça değişimiyle kıyafetlerini pekala ortama uydurabilirler. Mesela Işıl Reçber 'in baştan aşağı ortama uymayan görüntüsü birtek benim mi dikkatimi çekiyor ? Louis Vuitton davetinde Stella McCartney metal kemerli bluzu nefis güzellikteki bordo deri eteğiyle havası cakası yerinde. Ama CanBebe 'de bir deri ceketle biraz olsun daha doğal görünebilirdi. Ya da Aslıhan Abacı 'nın fetiş tarzdaki kıyafeti ? Burcu Hattat 'ın Chanel simli ceketi ve çantası ? Aslı Şen Balenciaga bluzu ve Valentino leopar eteğiyle çok hoş görünmesine rağmen arka planda CanBebe ?! Sizi bilmiyorum ama ben bu konuda daha doğrusu yerine göre giyinmenin şıklıkta çok önemli bir unsur olduğunu düşünenlerdenim. Yanlışım varsa düzeltin beni.
No comments:
Post a Comment
Note: Only a member of this blog may post a comment.